Simit: Tarihi, Kültürel Önemi ve Türkiye’nin Dört Bir Yanındaki Çeşitleri
Bir sabah İstanbul’da sahil kenarında yürürken, martıların çığlıkları eşliğinde burnunuza mis gibi simit kokusu geldiğini düşünün. Bir yanda demli bir çay, diğer yanda çıtır çıtır, bol susamlı bir simit… İşte bu, simidin hayatımızdaki yerini anlatan en güzel sahnelerden biri.
Simit, sadece bir sokak lezzeti değil, kültürümüzün ayrılmaz bir parçası. Sabah koşuşturmacasında işe yetişmeye çalışanların kahvaltısı, okul yolundaki çocukların ellerindeki küçük mutluluk, çay saatlerinin vazgeçilmez eşlikçisi… Hatta bazen romantik bir sahneye bile dönüşebilir. Düşünün, Boğaz’da bir bankta oturmuşsunuz, elinizde bir simit parçası, yanınızda sevdikleriniz, martılar da sabırsızca paylarına düşeni bekliyor… İşte bu yüzden simit, bizden biri!
Gelin, simidin tarihine, çeşitlerine ve Türkiye’nin dört bir yanındaki en özel tatlarına birlikte göz atalım. Hatta Balkanlar’a uzanalım ve simidin kültürel yolculuğunu keşfedelim.
İçindekiler
Simitin Kökeni ve Tarihi Yolculuğu
Simit kelimesinin kökeni Arapça “samid” kelimesinden gelir, anlamı “has beyaz un”dur. Osmanlı döneminde narh listelerinde adı geçen simit, 1525 yılına kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. İstanbul’un dar sokaklarında yankılanan “Taze simit! Susamlı simit!” nidaları yüzlerce yıldır değişmeden hayatımızın içinde.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de simide rastlarız. Osmanlı saray mutfağında kendine yer bulan bu lezzet, zamanla her köşe başında bulunan bir atıştırmalığa dönüşmüştür. Hatta Osmanlı’da “simitçi başı” adı verilen özel bir görev dahi bulunurdu. Bu da simidin ne kadar köklü bir geçmişe sahip olduğunu gösteriyor.
Balkanlarda Simit Kültürü
Simit, Osmanlı’dan miras kalan bir lezzet olarak Balkanlar’da da çok yaygındır. Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan ve Sırbistan gibi ülkelerde farklı isimlerle anılır. Örneğin, Balkanlar’da simide “gjevrek” ya da “djevrek” denir. Sıcak bir yaz sabahı, Üsküp’te bir fırının önünden geçerken gelen o mis gibi kokuyu takip edip bir “gjevrek” aldığınızı düşünün… Yanında bir ayran ya da kahve, işte size sıcacık bir sabah keyfi!
Yunanistan’da ise “koulouri” olarak bilinen simit, genellikle daha küçük ve yumuşaktır. Atina sokaklarında sabah işe gidenlerin bir köşeden koulouri alıp yürüyerek yemesi oldukça yaygındır. Bir anlamda, simit yalnızca Türkiye’de değil, Osmanlı’dan miras kalan birçok ülkede günlük hayatın bir parçasıdır.
Kahvaltının Yıldızı: Simit
Türkiye’de kahvaltının yeri ayrıdır. Kimimiz uzun uzun serpme kahvaltıları severiz, kimimizse pratik bir simit-çay ikilisiyle güne başlamayı tercih ederiz. İstanbul gibi hareketli şehirlerde, simit kahvaltının kurtarıcısıdır. Sabah otobüse yetişmeye çalışırken bir fırından hızla kapılan simit, kahvaltı niyetine yenir. Öyle ki, herkesin aklında bir “o en güzel simit” anısı mutlaka vardır.
Türkiye’nin Dört Bir Yanındaki Simit Çeşitleri
Simit her şehirde farklı bir tarife bürünür, farklı ellerde ayrı bir karakter kazanır. İşte ülkemizin dört bir yanındaki meşhur simitler:
İstanbul Simidi
Dışı bol susamlı, çıtır ve gevrek… Boğaz kenarında çayla buluştuğunda tadına doyum olmaz. Özellikle sabah saatlerinde fırından yeni çıkmış haliyle almak en güzelidir.
Ankara Simidi
İstanbul simidine kıyasla daha sert, daha koyu renkli ve daha yoğun pekmezlidir. Ankara’dan geçerken mutlaka tadına bakılması gereken bir lezzettir.
İzmir Gevreği
İzmirliler simide “gevrek” derler ve gerçekten de gevrekliğiyle ünlüdür. Önce pekmeze batırılıp, ardından fırında ikinci kez pişirilir. Bu yöntem ona kendine has bir sertlik ve kıtırlık kazandırır.
Manisa Taban Simidi
Manisa simidi, nohut mayasıyla hazırlanır. Hafif ekşimsi bir tada sahip olan bu simit, özellikle kahvaltılarda tercih edilir.
Kastamonu Kel Simidi
Kel simit denmesinin sebebi, susamsız olması. Ancak bu, onun lezzetinden bir şey eksiltmez. Kıtır kıtır yapısıyla alışkanlık yapar.
Samsun Simidi
İnce, çıtır ve bol pekmezli olan Samsun simidi, özellikle çayın yanında tam bir ziyafet sunar.
Devrek Simidi
Zonguldak’ın Devrek ilçesinde yapılan simit, dut pekmeziyle hazırlanır ve odun ateşinde pişirilir. Bu yüzden farklı bir aromaya sahiptir.
Nevşehir Simidi
İnce ve gevrek yapısıyla Nevşehir’de özellikle köy fırınlarında pişirilen simitler oldukça meşhurdur.
Simitin Kültürel ve Sosyal Önemi
Simit, Türkiye’de sadece bir yiyecek değil, bir kültürdür. Sabah vapurda işe giderken çayla birlikte yenilen bir sokak lezzeti, okul çıkışında arkadaşlarla paylaşılan bir mutluluk, evde yapılan kahvaltılarda sofrayı tamamlayan sıcak bir dosttur. Aynı zamanda Balkanlar’dan Orta Doğu’ya kadar birçok ülkede farklı isimlerle karşımıza çıkar, kültürler arasında köprü kurar.
Simitin tarihine, kültürel önemine ve Türkiye’deki çeşitlerine birlikte göz attık. Peki, sizin favori simidiniz hangisi? En çok hangi şehirdeki simidi seviyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyoruz!
Kaynakça
- Evliya Çelebi, Seyahatname
- Artun Ünsal, Nimet Geldi Ekine: Türkiye’nin Ekmekleri
- Osmanlı Arşivleri, Narh Defterleri
- Türkiye Yemek Kültürü Üzerine Akademik Çalışmalar